sarsıntı
Dil: Türkçe
-
[isim, mecaz, ruh bilimi]
Sarsılmak işi, birden sallanma
- Her sarsıntıda, önümdeki yeldirmeli kadın şikâyet ediyor.
-
[isim, mecaz, ruh bilimi]
Titreme, titreyiş
- Omuzlarının sarsıntısı gittikçe azaldı.
-
[isim, mecaz, ruh bilimi]
Deprem sırasındaki yer hareketlerinin her biri
- İkinci sarsıntıda evlerin tümü yıkıldı.
-
[isim, mecaz, ruh bilimi]
Bir kişi, toplum, kurum veya kuruluşun dengesini etkileyen, beklenmedik olumsuz değişiklik
- Bu olgunluğa erişen toplumlar ise her türlü sarsıntıları en az zararla atlatırlar.
- [isim, mecaz, ruh bilimi] Canlı üzerinde beden ve ruh açısından önemli ve etkili yaralanma belirtileri bırakan durum; sadme, travma