saymak
Dil: Türkçe
-
[-i, mecaz, mecaz, mecaz]
Bir şeyin kaç tane olduğunu anlamak için bunları birer birer elden veya gözden geçirmek, sayısını bulmak
- Nara sormuşlar: -Tanelerin kaç tane? Yiyenler saysın bana ne- demiş.
-
[-i, mecaz, mecaz, mecaz]
Sayıları arka arkaya söylemek
- Birden ona kadar saymak.
-
[-i, mecaz, mecaz, mecaz]
Birini veya bir şeyi herhangi başka bir şey yerine koymak veya ona herhangi bir şey gözüyle bakmak; addetmek
- Her çiçekten bal eyledik / Arıya saydılar bizi
-
[-i, mecaz, mecaz, mecaz]
… olduğunu veya olacağını varsaymak, kabul etmek
- Elimi uzatsam benim olacak bir vazoya sırt çevirip başkasına kaptırınca onu benden çalınmış saymak neden?
-
[-i, mecaz, mecaz, mecaz]
Arka arkaya söylemek, sıralamak
- Birinin iyiliklerini saymak.
-
[-i, mecaz, mecaz, mecaz]
Ödemek, peşin vermek
- İki bin lira saydı, bana bir küpe aldı.
-
[-i, mecaz, mecaz, mecaz]
Geçer tutmak
- Bunu saymam, sizi bir gün erkenden beklerim.
-
[-i, mecaz, mecaz, mecaz]
Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı dolayısıyla bir kimseye değer vermek, hürmet etmek
- Anam babamı nasıl saydı ise ben de kocamı öyle sayacaktım.
-
[-i, mecaz, mecaz, mecaz]
Hesaba katmak, dikkate almak
- Bundan önce verdiğimi saymıyor musun?