sel
Dil: Arapça seyl
-
[isim, mecaz, mecaz, mecaz]
Sürekli yağan yağmurdan veya eriyen kardan oluşan, geçtiği yerlere zarar veren taşkın su; su taşkını
- Ellerinde çantalı, küçük yiyecek paketleri, kadınlı erkekli bir memur seli, Ulus Meydanı'na doğru akıyor.
-
[isim, mecaz, mecaz, mecaz]
Hareket hâlindeki büyük kalabalık
- Bu duygu seli alıp çalkalamaya başladı dünyayı. Bir duygu seli sardı tüm arzı.
-
[isim, mecaz, mecaz, mecaz]
Etki ve iz bırakan güçlü durum veya davranış
- Yüzüne baktığım zaman bir ışık selinin ondan bana doğru aktığını hissettim.
- [isim, mecaz, mecaz, mecaz] yoğunluk