serseri
Dil: Farsça serserī
-
[sıfat, mecaz]
Belli bir işi ve yeri olmayan, başıboş (kimse)
- Hayran Baba'yı bir serseriyle birlikte demirlemişlerdi.
-
[sıfat, mecaz]
Tutarsız, beğenilmeyen davranışları olan (kimse); daltaban
- Ah, seni serseri, rezil, alçak seni! Demek bana başkaldırıyorsun!
-
[sıfat, mecaz]
Belli bir hedefi olmayan, belli bir hedefe atılmamış olan, rastlantıyla gelen (kurşun, mayın vb.)
- Köpüklü denizin üstünde serseri martılar uçuşuyor, yanımızdan yelkenli bir mavna geçiyordu.