seslenmek
Dil: Türkçe
-
[nesnesiz, -e, -e, mecaz]
Uzaktan bağırarak çağırmak; ünlemek
- Aşağıda daimî akislerle seslenen gürültülü, derin yarlar tehlike hissini kalbimizden ayırmıyordu.
-
[nesnesiz, -e, -e, mecaz]
Bir şey söylemek için sesini çıkarmak veya cevap vermek
- Kendisini kurtarmaları için ev sahiplerine seslenecek, işaret edecek oldu.
-
[nesnesiz, -e, -e, mecaz]
Sözü birine veya birilerine yöneltmek, birine karşı söylemek; hitap etmek
- Maalesef teknedeki alet edevatla beceremeyeceğiz bu işi diye seslendi mühendis.