sıçramak
Dil: Türkçe
-
[-e, nesnesiz]
Ayaklarla, birdenbire ve kuvvetle yeri teperek hızla yukarıya veya ileriye atılmak
- Çocuk taştan taşa sıçrayarak gitti.
-
[-e, nesnesiz]
Bir uyarı veya heyecan sebebiyle ürkerek birdenbire olduğu yerde doğrulur gibi sarsılmak
- Uyumuş olacak ki yataktan sıçrayarak uyandı.
-
[-e, nesnesiz]
Yerinden koparak hızla, parçalar durumunda savrulmak
- Tarlalardan kalkan çamur parçaları etrafa, bazen de üstüme sıçrıyordu.
-
[-e, nesnesiz]
Yayılmak, bir yerden başka bir yere geçmek
- Hatta az önce Birgi'ye de sıçramıştı satışlar.