silkelemek
Dil: Türkçe
-
[-i, mecaz, mecaz, mecaz]
Üstündeki şeyleri düşürmek, kaydırmak için bir şeyi üst üste, birden silkmek
- Avcı, elinde ipi silkeleyerek hafif, sanki balıklarını ürkütmek istemiyormuş gibi yavaş yavaş ağını çekiyordu.
-
[-i, mecaz, mecaz, mecaz]
Kuvvetle sarsmak
- Birini yakasından tutup silkelemek.
-
[-i, mecaz, mecaz, mecaz]
dövmek
- Seni ben değil amma bu çeneyle galiba damadın sokağa silkeleyecek.
- [-i, mecaz, mecaz, mecaz] Sarsmak, etkilemek
- [-i, mecaz, mecaz, mecaz] Yük olan, yük sayılan birinin geçim ve sorumluluğunu üstünden atmak