soğukluk
Dil: Türkçe
-
[isim, mecaz, mecaz, mecaz]
Soğuk olma durumu, soğuk bir etki yapan şeyin özelliği; bürudet
- Yatağımın içinde bu takır takır tahtaların soğukluğunu, sertliğini duyar gibi olurdum.
-
[isim, mecaz, mecaz, mecaz]
Yemeğin sonunda yenen meyve, hoşaf, komposto vb. şeyler
- Öğle namazını hamamın soğukluğunda kıldı.
-
[isim, mecaz, mecaz, mecaz]
Hamamlarda yıkanılan yerle giyinilen yer arasındaki az ısıtılan yer
- Delikanlı, soğukluğu iliklere işleyen soğuk bir sesle evet efendim, dedi.
-
[isim, mecaz, mecaz, mecaz]
Soğuk, sevimsiz ve ilgisiz davranış
- Hep mektup beklemiş onlardan, İstanbul’dan… Bir ara araya bir soğukluk girmiş. Nedeni tam belli değil…
- [isim, mecaz, mecaz, mecaz] Sevimsiz olma durumu; antipati
- [isim, mecaz, mecaz, mecaz] Kırgınlığa, dargınlığa yol açabilen sevgi azalması
- [isim, mecaz, mecaz, mecaz] Cinsel istek duymama durumu