soluğan
Dil: Türkçe
-
[sıfat, isim, denizcilik, coğrafya]
Nefes darlığına tutulmuş
- Adaların kıyılarına gürleyen açık deniz soluğanları, ıssız koylara ak bir çizgi çekmişler.
-
[sıfat, isim, denizcilik, coğrafya]
Uzaklarda esen rüzgârdan sonra başlayan dalga hareketi
- Karakolun hizası dönülürken sakağılı, soluğan, bir deri bir kemik beygirlerden biri küttedek çatlayıverirdi.
-
[sıfat, isim, denizcilik, coğrafya]
Terli iken su içme, üşüme vb. sebeplerden kaynaklanan bir hastalığa tutulmuş (at)
- Bu durumda onları, Karadenizlilerin soluğan dedikleri su içi akıntıları alıp götürürdü gecenin karanlığında...
- [sıfat, isim, denizcilik, coğrafya] Su içi akıntı