solumak
Dil: Türkçe
-
[nesnesiz, mecaz]
Nefes alıp vermek
- Soluduğum duman havaya karışırken aniden, kendiliğinden, küçük, bit kadar küçücük bir fikir geldi aklıma.
-
[nesnesiz, mecaz]
Sık ve kesik soluk alıp vermek
- Devlerle güreşmiş gibi soluyordu.
-
[nesnesiz, mecaz]
Zorlanmak, gücünün hepsini harcamak
- Otomobil soluyarak Kırmızıtepe'ye tırmanmaya başladı.