son
Dil: Türkçe
-
[sıfat, isim, isim, mecaz, isim, anatomi]
Şimdiki zamana en yakın zamandan beri olan veya bu zamanda yapılmış, olmuş olan; encam, hatime, ilk karşıtı
- Gündüzün son ışıklarıyla beraber sanki odadan eşya da çekiliyordu.
-
[sıfat, isim, isim, mecaz, isim, anatomi]
En arkada bulunan
- Son vagon.
-
[sıfat, isim, isim, mecaz, isim, anatomi]
Artık ondan ötesi veya başkası olmayan
- Peygamberimiz son din olan İslamiyet’in temsilcisi olarak ve yine son peygamber sıfatı ile gönderilmiştir.
-
[sıfat, isim, isim, mecaz, isim, anatomi]
olanca
- Son kuvvetiyle: Ya Ali! diye bağırdı.
-
[sıfat, isim, isim, mecaz, isim, anatomi]
Bir şeyin en arkadan gelen bölümü; bitim, nihayet, münteha
- Kışın sonu. Bu yolun sonu.
- [sıfat, isim, isim, mecaz, isim, anatomi] ölüm
- [sıfat, isim, isim, mecaz, isim, anatomi] döl eşi