söndürmek
Dil: Türkçe
-
[-i, mecaz]
Ateş ve ışığın yanmasına, aydınlatmasına son vermek
- Parmağının ucuna kadar gelen alevi yere atıyor, terliğiyle basarak söndürüyor.
-
[-i, mecaz]
Hava veya gaz ile şişirilmiş bir şeyin havasını veya gazını boşaltmak
- Çocuk balonu söndürdü.
-
[-i, mecaz]
Tutku ve duyguları yatıştırmak, etkisiz duruma getirmek
- Böyle zamanlarda Hacı'da ateşi ateşle söndürmekten başka çare olmadığını bilirim.