söylemek
Dil: Türkçe
-
[-i, -e, -e, -i, nesnesiz, mecaz]
Düşündüğünü veya bildiğini sözle anlatmak; buyurmak
- Bu konak için de yine senelerden beri aynı şeyi söylerim.
-
[-i, -e, -e, -i, nesnesiz, mecaz]
Bir düşünceyi ileri sürmek, ortaya atmak
- Hececiler kendilerinden sonra yeni bir edebî neslin yetişmediğini söylüyorlar.
-
[-i, -e, -e, -i, nesnesiz, mecaz]
Yapılmasını istemek; lütfetmek
- Kanto söyler gibi hareketler ve taklitlerle söylediği şarkılar pek eğlenceli şeylerdi.
-
[-i, -e, -e, -i, nesnesiz, mecaz]
Türkü, şarkı vb. okumak
- Şiir söylemek.
-
[-i, -e, -e, -i, nesnesiz, mecaz]
Yazmak, düzmek
- Benim burada nasıl yaşadığımı görenler gidip babama da söylerler.
-
[-i, -e, -e, -i, nesnesiz, mecaz]
Haber vermek
- Bir değil iki tane olduğunu size söylemiştim.
-
[-i, -e, -e, -i, nesnesiz, mecaz]
Önceden bildirmek, tahmin etmek
- Pencere kenarında bir masa seçti, oturdu. Bir çay söyledi.
-
[-i, -e, -e, -i, nesnesiz, mecaz]
Sipariş etmek
- Ne söyler bu türküler / Ay karanlık gecelerde yüzen gemiler
-
[-i, -e, -e, -i, nesnesiz, mecaz]
Herhangi bir şeyi bildirmek, anlatmak, demek istemek, hatırlatmak
- Milliyet’e gittim ertesi gün. Abdi Bey bir çay söyledi bana.
- [-i, -e, -e, -i, nesnesiz, mecaz] Bir şey ısmarlamak