sulu
Dil: Türkçe
-
[sıfat, mecaz]
Suyu olan, içinde su bulunan, koyu karşıtı
- Eczanede acaba nane suyu yahut zararsız bir sulu ilaç var mıdır?
-
[sıfat, mecaz]
Suyu çok olan
- Onun getirdiği kızarmış eti, şarabı, iri ve sulu elmaları acele yuttu.
-
[sıfat, mecaz]
İçine su katılmış, sulandırılmış olan
- Sulu süt.
-
[sıfat, mecaz]
Yersiz şakalar yapan, söz ve davranışları ile çevresini tedirgin eden veya gereksiz iltifatlarda bulunan (kimse)
- Ben diyor, akşamdan beri onu kolluyorum. Bilirim sarhoşluğu suludur.