sürüklenmek
Dil: Türkçe
-
[-e, nesnesiz, nesnesiz, mecaz]
Sürükleme işi yapılmak veya sürükleme işine konu olmak; kapılmak
- Gönlümü dondurdu kimsesizliğim / Yetişir bu yalnız sürüklendiğim
-
[-e, nesnesiz, nesnesiz, mecaz]
Kendi kendini sürüklemek
- Bu dava iki yıl sürüklendi.
- [-e, nesnesiz, nesnesiz, mecaz] Bir iş, sonuçlanıncaya kadar boş yere gecikmelere uğramak
- [-e, nesnesiz, nesnesiz, mecaz] Tekne, akıntı ve rüzgârın etkisiyle gelişigüzel hareket etmek, ilerlemek veya yol almak
- [-e, nesnesiz, nesnesiz, mecaz] İradesi olmadan kendi dışındaki şartlara tabi olup kendini kaptırmak