susturmak
Dil: Türkçe
-
[-i, mecaz]
Susmasını sağlamak, susmasına sebep olmak
- Hafif sesli bütün aletleri susturup davulu sabaha kadar vurdurmak istiyorum.
-
[-i, mecaz]
Verdiği karşılıkla veya yaptığı bir davranışla birini artık söz söyleyemeyecek bir duruma getirmek; ilzam etmek
- Kendisini de arkadaşlarını da çok rahat susturup saf dışı bırakabilirlerdi.
-
[-i, mecaz]
Etkisini, gücünü azaltmak, gidermek, bastırmak
- İşimizi gücümüzü bırakmış olmak düşüncesini bir vazife yapmakta olduğumuz fikri susturuyordu.