takip
Dil: Arapça taʿḳīb
-
[isim, hukuk, mecaz, askerlik]
Yetişmek, yakalamak veya bulmak amacıyla birinin arkasından gitme; izleme
- Hazım Aslan'ı, bir polis hafiyesi gibi günlerce takipten sonra bulmaya muvaffak oldum.
-
[isim, hukuk, mecaz, askerlik]
Ardınca gitme veya gelme
- Çocuk, babasının kendisini takibinden memnun olmadı.
-
[isim, hukuk, mecaz, askerlik]
kovuşturma
- Savcılık, basın suçlarının takibinden sorumludur.
-
[isim, hukuk, mecaz, askerlik]
İzinden gitme; izleme
- Atatürk'ün düşüncelerini takip, gençliğin başlıca amacıdır.
- [isim, hukuk, mecaz, askerlik] Geri çekilmekte olan düşmanı yok etmek için yapılan hareket