tanımak
Dil: Türkçe
-
[-i, hukuk]
Daha önce görülen, bilinen bir kimse veya şeyle karşılaşıldığında bunun kim veya ne olduğunu hatırlamak
- Zarfın üstündeki yazıyı hemen tanıdı.
-
[-i, hukuk]
Daha önce görmüş olmak, ilişkisi bulunmak
- Onu bir de eski polisler tanır.
-
[-i, hukuk]
Bir kimse veya şeyle ilgili, doğru ve tam bilgisi bulunmak
- Sincapları yakından tanırım.
-
[-i, hukuk]
Bilip ayırmak, seçmek, ayırt etmek
- Oğlan süngerlerin çeşidini zehir gibi tanıyordu.
-
[-i, hukuk]
Varlığını kabul etmek
- Ben arkadaşını tanımam, alacağımı senden isterim.
-
[-i, hukuk]
Boyun eğmek, yargısına uymak
- Ona borcunu ödemesi için üç günlük bir süre tanıdım.
- [-i, hukuk] Sorumlu bilmek
- [-i, hukuk] Bir şeyin yapılması, bitirilmesi için belli bir süre vermek
- [-i, hukuk] Namını duymak
- [-i, hukuk] Kabul ve tasdik etmek