tartmak
Dil: Türkçe
-
[-i, mecaz, mecaz]
Bir şeyin birim cinsten ağırlığını bulmak
- Süvari daima dizginleri tartıp kısrağı zapta muktedir olduğunu ihsas etmeli.
-
[-i, mecaz, mecaz]
Bir şeyi avuç içinde sallayarak veya kaldırarak ağırlığını kestirmeye çalışmak
- Acaba, bütün bu söylediklerinin altında bir takaza da var mı diye iyice tartıyorum, yok gibi.
-
[-i, mecaz, mecaz]
Binek hayvanlarının dizginlerini çekmek
- Başını ellerinin içine alarak evvela kendini bir tartmak istedi.
- [-i, mecaz, mecaz] Bir şeyin bütün sonuçlarını düşünmek, ölçüp biçmek, hesap etmek
- [-i, mecaz, mecaz] Dikkatle incelemek, değer biçmek