tatsız

Dil: Türkçe

• [sıfat, mecaz, mecaz, mecaz, zarf]   Tadı iyi olmayan, lezzetsiz olan
  • Yazdığı şiirlerin tatsız ve alelade oluşuna mukabil edebiyattaki vukufu derin ve genişti.
• [sıfat, mecaz, mecaz, mecaz, zarf]   Tadı olmayan
  • O akşamki tatsız olaya benim de canım sıkıldı.
• [sıfat, mecaz, mecaz, mecaz, zarf]   Basit, sıradan olan
  • Her şey, herkes boş, abes, çirkin, münasebetsiz, tatsız görünür.
• [sıfat, mecaz, mecaz, mecaz, zarf]   Hoşa gitmeyen, can sıkan
• [sıfat, mecaz, mecaz, mecaz, zarf]   Sohbeti hoş olmayan veya geçimsizlik çıkaran (kimse)
• [sıfat, mecaz, mecaz, mecaz, zarf]   Hoşa gitmeyen bir biçimde