toplamak
Dil: Türkçe
-
[-i, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, matematik]
Bir araya getirmek; cemetmek
- Şairin bütün eserlerini, bütün hatıralarını toplayacak.
-
[-i, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, matematik]
devşirmek
- Kırlardan çiçek topladık.
-
[-i, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, matematik]
Devşirip kaldırmak
- Sofrayı toplamak. Yatakları toplamak.
-
[-i, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, matematik]
Dağınıklıktan kurtarmak; kaldırmak
- Bu odayı biraz toplamak gerek.
-
[-i, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, matematik]
Bir araya getirmek, düzene sokmak, düzeltmek
- Uzun yağlı saçlarını parmaklarıyla taradı, kalpağının altında topladı.
-
[-i, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, matematik]
Artırıp biriktirmek
- Epey servet toplamış.
-
[-i, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, matematik]
Hizmete çağırmak
- Asker toplamak.
- [-i, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, matematik] Vergi veya bağışı verecek olanlardan almak
- [-i, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, matematik] Şişmanlamak, kilo almak
- [-i, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, matematik] Çıban, yara irinlenmek
- [-i, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, nesnesiz, matematik] Sayıları veya nicelikleri birbirine ekleyip toplamını bulmak