ucun ucun
Dil: Türkçe
-
[zarf]
ucu ucuna
- İşte ucun ucun geleneğe, ahlaki kaygılara tutsak düşüyor.
-
[zarf]
azar azar
- İstanbul’daki mülklerini ve karısı Nermine aldığı elmasları ucun ucun satarak yaşamlarını sürdürmeye çabaladı.
-
[zarf]
yavaş yavaş
- Sağda solda yanmış çadır kazıkları ucun ucun tütüyordu.
-
[zarf]
Yan gözle; yan yan
- Ali Osman durdu, gözlerini su bardağından ayırmadan ucun ucun revolverden yana baktı.