ufak tefek
Dil: Türkçe
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, mecaz, sıfat, mecaz]
Gerekli küçük eşya, araç gereç
- Üç kat elbisemden, birkaç takım çamaşırımdan ve ufak tefeğimden başka hiçbir şeyim ve hiçbir kimsem yok.
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, mecaz, sıfat, mecaz]
Çok yer kaplamayan; küçük
- Kapımın önünde ufak tefek bir kadın göründü.
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, mecaz, sıfat, mecaz]
Kısa ve zayıf
- Tünelin öbür ucunda tekrar ufak tefek ışıklar belirmişti.
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, mecaz, sıfat, mecaz]
Sönük, zayıf
- Atatürk öldüğü zaman Türkiye'nin ufak tefek sıkıntılar dışında hiçbir büyük problemi yoktu.
- [isim, sıfat, sıfat, sıfat, mecaz, sıfat, mecaz] Çok gerekli olmayan, önemsiz