ufalamak
Dil: Türkçe
-
[-i, argo, argo]
Kırarak, ovarak veya ezerek ufak parçalara ayırmak
- Bahçenin çevresi lavanta çiçekleriyle çevrili. Eğildim, kopardım bir tutam ve avucumda iyice ufaladım.
-
[-i, argo, argo]
dövmek
- Bir kabile adamı gibi, fakat hayat onu ufalamak istemiş, o doğrulup kalkmıştı her defasında...
-
[-i, argo, argo]
Ağzının payını vermek
- Darbeyi sıkça telaffuz onları daha da ufaladı.
- [-i, argo, argo] Hakkı olmayan bir şeyi bir kimseden azar azar almak