uğramak
Dil: Türkçe
-
[-e, halk ağzında]
Yola devam etmek üzere, bir yerde kısa bir süre kalmak
- Karaya uğramak, her denizci gibi cinine gidiyordu.
-
[-e, halk ağzında]
Bir yerin yanından, yakınından, içinden geçmek
- Ona kapıdan şöyle bir uğramak isterdim.
-
[-e, halk ağzında]
Fırlayarak çıkmak, hızla çıkmak
- Zelzele çığlığıyla beraber hepsi evden dışarı uğradılar.
-
[-e, halk ağzında]
Kötü duruma konu olmak
- Öldüreceğiz diyenlere karşı, ölmeyeceğiz diye harbe girebiliriz. Lakin millet hayatı tehlikeye uğramadıkça harp bir cinayettir.
-
[-e, halk ağzında]
Bir yere yaklaşmak
- Erkek misafir geldiği zaman Despina'dan başka kimse salona, kapının yanına uğramayacaktı.
-
[-e, halk ağzında]
Hastalık vb. ile karşı karşıya kalmak
- Benim merhum paşa ile evlendiğim senelerde Pervin’in büyük halası Mürüvvet, Edirne’de doğururken anlaşılmaz bir hastalığa uğradı, deli gibi oldu.
-
[-e, halk ağzında]
Cin, peri çarpmak; çarpılmak
- Mecnun kelimesi Arapça olup ‘çılgın, deli, cinlere uğramış’ manalarına gelmektedir.