ulaşmak
Dil: Türkçe
-
[-e]
Belli bir yere varmak, erişmek, gitmek
- Doğudan batıya kadar ulaşmış bir zafer bestesi dinliyorum.
-
[-e]
Hedeflenen bir şeyi elde etmek, kavuşmak, erişmek
- İhlasla, samimiyetle, muhabbetle kalbî bağlantısını sürdüren insan, muhakkak hedefe ulaşır.
-
[-e]
Belli bir noktaya ermek, uzanmak, yetişmek
- Elim lambaya ulaşıyor.
-
[-e]
Birbirine katılmak, dökülmek
- Yeraltı dünyasına inen şaman, doğruca varıp üzerinde kıldan ince köprüsü olan bir denize ulaşır.