usta
Dil: Farsça ustād
-
[isim, sıfat, tarih, mecaz]
Bir zanaatı gereği gibi öğrenmiş olan ve kendi başına yapabilen kimse; hazık
- Nöbetçi, ustanın anasına ters ters baktı.
-
[isim, sıfat, tarih, mecaz]
Zanaat öğreticisi
- ... ama ustama yiyecek öteberi almaya gittiğim bir öğleüstü böyle biri gelmişti dükkâna.
-
[isim, sıfat, tarih, mecaz]
Zanaatçılar için ünvan
- Üzeyir usta yoldan geçmeyeceğimizi söyledi.
-
[isim, sıfat, tarih, mecaz]
mahir
- Bunların hepsi de çok güzel sesli ve oyunun en ustaları arasından seçildi.
-
[isim, sıfat, tarih, mecaz]
Osmanlı Devleti'nde saraydaki cariye ve hizmetlilerin kıdemlisi
- Kız sana bir hâl olmuş, kim senin ustan?
- [isim, sıfat, tarih, mecaz] Akıl veren veya öğreten kimse