uyandırmak
Dil: Türkçe
-
[-i, ruh bilimi, mecaz, mecaz]
Uyanmasına yol açmak; kaldırmak
- Sanki yüzyıllık bir uykudan uyanan bekçi, yerinden doğrulup çevresine bakınca kendisini uyandıran kişiyi göremedi.
-
[-i, ruh bilimi, mecaz, mecaz]
Anıları zihinde yeniden canlandırmak
- İçinden gene de mutlaka diyordu, mektup onda eski anılarını uyandırdı.
-
[-i, ruh bilimi, mecaz, mecaz]
Çıra, lamba, soba vb. ışık veren şeyleri yakmak, tutuşturmak
- Köşede kuru odun var, uyandır ocağı.
-
[-i, ruh bilimi, mecaz, mecaz]
Üstü küllenmiş ateşi yeniden canlandırmak
- Bugün ilk defa hayalinde, beyninde merak ve ilgi uyandırdı.
- [-i, ruh bilimi, mecaz, mecaz] Herhangi bir sebeple dernekteki üyeliğin dondurulmasından vazgeçerek çalışmalara katılmasına izin vermek
- [-i, ruh bilimi, mecaz, mecaz] Aklını başına toplamasını sağlamak, gözünü açmak
- [-i, ruh bilimi, mecaz, mecaz] Ortaya çıkarmak, kendini göstermesine sebep olmak