uyanık
Dil: Türkçe
-
[sıfat, mecaz, mecaz, mecaz]
Uyumamış; bidar
- Uyuyor mu uyanık mı kestiremiyor, uykuyla uyanıklığın sınırlarını bulamıyordu.
-
[sıfat, mecaz, mecaz, mecaz]
Uykudan uyanmış
- ... en az yetmiş yaşında görünen bu efendinin gözü açık, kantarı belinde, uyanık biri olduğu fıldır fıldır oynayan gözlerinden belliydi.
-
[sıfat, mecaz, mecaz, mecaz]
açıkgöz
- Ayrıca son derece zeki ve uyanık bir genç kız vardı.
-
[sıfat, mecaz, mecaz, mecaz]
Yapacağı işi bilen, dikkatli ve tetikte olan; sak (I), müteyakkız
- Zeki ve uyanık kişilerle dostluk kadar iyi bir şey olamaz.
- [sıfat, mecaz, mecaz, mecaz] Bilgisizlikten kurtulmuş, bilgili olan