uymak
Dil: Türkçe
-
[-e]
Ölçüleri birbirini tutmak
- Ayakkabı ayağına iyi uydu.
-
[-e]
Renk, biçim vb. yönünden birbirini tutmak, uygun düşmek, uygun gelmek
- Kravat ceketine uymuş.
-
[-e]
Zevke, anlayışa uygun düşmek
- Sizin tutumunuz bizim görev anlayışımıza uyuyor.
-
[-e]
Bir inanca, bir anlayışa, bir duruma veya egemen bir güce uygun davranışta bulunmak; riayet etmek
- Şu acayip sevdaları bırak, muhite uy, zamana uy, hayatını mükemmel kazanırsın.
-
[-e]
Bağlı kalmak, tabi olmak
- Elbette yalan değil bir gün onu tramvaya bir ileriki duraktan binmeye razı ettiğimden beri ben ona uydum.
-
[-e]
Uygun düşmek, münasip olmak
- Her cihette birbirine uyacak kadın erkek bulmak dünyada kabil değildir.
- [-e] Örnek kabul edip davranışlarını ona benzetmek; imtisal etmek
- [-e] Uyum sağlamak; bağdaşmak