uzak
Dil: Türkçe
-
[sıfat, isim]
Gidilmesi çok süren, çok ötelerde bulunan; ırak (I), yakın karşıtı
- Muallâ, uzaklardan bir ses duyar gibi oldu.
-
[sıfat, isim]
Arada çok zaman bulunan
- Uzak bir gelecekte neler olacağı bilinmez.
-
[sıfat, isim]
Eli, gücü veya hükmü yetişmez
- O böyle işlerden pek uzaktır.
-
[sıfat, isim]
İhtimali az olan
- Sevgililerin birbirine kavuşması gerçekleşmeyecek bir uzak umut olarak gözükür.
-
[sıfat, isim]
Ayrı, birbiriyle yakın ilgisi olmayan
- Ne iyi! Sizinle birlikte uzak şeylerden bahsedebileceğiz.
-
[sıfat, isim]
Yakın olmayan yer
- Fazla uzağa gitme.
- [sıfat, isim] Herhangi bir şeyden nasip almamış olan