uzaktan uzağa
Dil: Türkçe
-
[zarf, mecaz, sıfat, mecaz]
Uzak yerden, çok uzaktan
- Uzaktan uzağa arkamdan iki gölge peydahlandı.
-
[zarf, mecaz, sıfat, mecaz]
Yakın bir ilişki olmadan, dolaylı olarak
- O yıllarda M. Seyfettin Özege’yi hem Sahaflar Çarşısı’ndan hem de Hakkı Tarık Us Kütüphanesi’nden uzaktan uzağa tanıyorum ama kendisiyle herhangi bir şekilde konuşmuşluğumuz yok.
-
[zarf, mecaz, sıfat, mecaz]
Birazcık, az buçuk, tam olmayarak
- Mızıkaların çaldığı kantolar arasında uzaktan uzağa tanıdığı havalar da vardı.
- [zarf, mecaz, sıfat, mecaz] İlgisi az olan