yakından
Dil: Türkçe
-
[zarf, mecaz]
Yakın bir yerden, yakın olarak
- Ben Atatürk’ü yakından görmüş, sesini duymuş bir kuşaktanım.
-
[zarf, mecaz]
Çok dikkatli, titiz bir biçimde
- Atatürk, bu girişimleri yakından izliyor ve onları belli bir çerçevede toparlamayı düşünüyordu.