yalnız
Dil: Türkçe
-
[sıfat, zarf, zarf, zarf, bağlaç, isim, ruh bilimi]
Yanında başkaları bulunmayan
- Arka koltuklardan birinde, bir oğlan çocukla oturan başında eşarplı kadın -oğlanın annesi- onların hemen önünde de yine başı eşarplı yalnız bir kadın.
-
[sıfat, zarf, zarf, zarf, bağlaç, isim, ruh bilimi]
(ya'lnız) ► tek başına
- İki refik, sevgili arkadaşlarını yalnız bırakmak istemediler.
-
[sıfat, zarf, zarf, zarf, bağlaç, isim, ruh bilimi]
(ya'lnız) Sadece
- Kendisini yalnız Bombay'a kadar götürecek tren parası vardı.
-
[sıfat, zarf, zarf, zarf, bağlaç, isim, ruh bilimi]
yalnızca
- Giderim yalnız arkadaşlarımı isterim. Güzel yalnız biraz renksiz.
- [sıfat, zarf, zarf, zarf, bağlaç, isim, ruh bilimi] “Ama, fakat” anlamlarında bir söz
- [sıfat, zarf, zarf, zarf, bağlaç, isim, ruh bilimi] Toplumsal ilişkilerden yoksun veya yoksun bırakılan kişi