yanmak
Dil: Türkçe
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]
Birleşiminde karbon bulunan maddeler, ısı ve ışık yayarak kül durumuna geçip yok olmak
- Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]
Ateş durumuna geçmek, tutuşmak; harıldamak
- Kömür yandı. Ocaktaki odun yandı.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]
Isı, ışık veren bir konuma geçmek
- Gece oldu, ışıklar yandı, yatsı vakti geldi.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]
Bütünü veya bir bölümü ateş veya sıcaklığın etkisi ile bozulmak, kömür durumuna geçmek
- Yemek yandı. Ekmek yandı.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]
Isı etkisiyle vücudun bir yanı yara olmak, kızarmak veya rengi koyulaşmak
- Ateşe dokundu, eli yandı. Güneşten kolları yandı.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]
Vücut veya nesnelerin ısısı artmak
- Ateşler içinde, günlerce titreyerek yanar.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]
Parlamak, parıldamak
- Odamız yaz günleri çinko damın altında yanar durur.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]
Birtakım etmenlerin etkisiyle işe yaramaz duruma gelmek
- Birkaç batarya top, kızgın güneş altında pırıl pırıl yanıyor.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]
Yanık acısına benzer bir acı duymak
- Kumaş boyadan yanmış. Ekinler dondan yanmış.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]
Çok istemek, çabalamak
- Boğazım yanıyor. Biberden ağzım yandı.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]
Çok üzülmek
- Çocuklar, kendilerini beğendirmek için yanıyorlar.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]
Çok sevmek, büyük bir aşk ile sevmek
- Bu yaz tatil yapamayacağıma yanıyorum.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]
Hükümsüz kalmak, değerini yitirmek
- Vaktinde değiştirilmeyen kâğıt paralar yandı.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]
Zarara, kötülüğe uğramak
- Maazallah! Birimize kitaptan rastgele bir şey soracak olsa yandığımız gündü.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]
Çocuk oyunlarında oyun dışı kalmak
- Yazı yazmak, hayatımı anlatmak, kalbimi dökmek ihtiyacıyla yanıyorum.
- [nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz] Bir bir sıralamak, dile getirmek, dert dökmek, anlatmak