yapışmak
Dil: Türkçe
-
[nesnesiz, -e, -e, -e, -e, spor, mecaz]
Yapışkan bir maddeye bulanmış olan bir şey ayrılmayacak bir biçimde bir yere tutunup kalmak
- Zarfın iyice yapışıp yapışmadığına o kadar dikkat etti ki...
-
[nesnesiz, -e, -e, -e, -e, spor, mecaz]
İyice yaklaşmak, sokulup değmek
- Geri geri giderek duvara yapıştı.
-
[nesnesiz, -e, -e, -e, -e, spor, mecaz]
Aralık bırakmayacak biçimde üzerine dokunmak
- Islanan tül gömleği pembe vücuduna yapıştı.
-
[nesnesiz, -e, -e, -e, -e, spor, mecaz]
Bir iş yapmak amacıyla, hevesle bir şeyi eline almak
- Dişlerine oltayı almış, tekrar küreklere yapışmıştı.
-
[nesnesiz, -e, -e, -e, -e, spor, mecaz]
Sıkıca yakalamak, tutmak, sarılmak
- Niçin yalan söylüyor, bu zavallıya iftira ediyorsun diye kulağıma yapıştı.
- [nesnesiz, -e, -e, -e, -e, spor, mecaz] Başı çekeni çok yakından izlemek
- [nesnesiz, -e, -e, -e, -e, spor, mecaz] Birini rahatsız etmek, sataşmak, peşini bırakmamak, musallat olmak