yatırmak
Dil: Türkçe
-
[-e, -i, -i, -de, -i, -i, -i, argo]
Bir kimsenin bir yere yatmasını sağlamak
- Çocuğu bir kenara yatırdım ve kadını omuzlarından tutup bir taşa dayadım.
-
[-e, -i, -i, -de, -i, -i, -i, argo]
uyutmak
- Gece beni en üst katta bir odada yatırdılar.
-
[-e, -i, -i, -de, -i, -i, -i, argo]
Geceyi geçirmesini sağlamak
- Yağmur ekinleri yatırdı.
-
[-e, -i, -i, -de, -i, -i, -i, argo]
Eğmek, yatık duruma getirmek
- Eline geçen serveti emlaka yatırıyordu.
-
[-e, -i, -i, -de, -i, -i, -i, argo]
Konuk etmek
- Telefon parasını PTT'ye yatırdım.
-
[-e, -i, -i, -de, -i, -i, -i, argo]
Parayı, işletmek amacıyla bir yere vermek
- Pastırmayı çemene yatırmak.
-
[-e, -i, -i, -de, -i, -i, -i, argo]
Parayı ödemek amacıyla bir kuruluşa vermek, teslim etmek
- Kemal Rıfat avucunun içiyle saçlarını yatırıyor.
-
[-e, -i, -i, -de, -i, -i, -i, argo]
Bir yiyeceği korumak veya tatlandırmak amacıyla tuz, soğan, yağ vb.nde bir süre bekletmek
- Sınırlı hoca aylığının yarısını her ay kitaplara yatırır.
- [-e, -i, -i, -de, -i, -i, -i, argo] Bir şeyi düzeltmek, bastırmak, yassıltmak
- [-e, -i, -i, -de, -i, -i, -i, argo] Bir şeyi satın almak için para harcamak
- [-e, -i, -i, -de, -i, -i, -i, argo] Başarısızlığa uğramasına yol açmak