yayılmak
Dil: Türkçe
-
[nesnesiz, fizik, mecaz]
Yayma işine konu olmak veya yayma işi yapılmak
- O zamanlarda saz, halkın bütün sınıfları arasında iyice yayılmıştı.
-
[nesnesiz, fizik, mecaz]
Hastalık, pek çok kimseye geçmek veya bulaşmak
- Bu âdet bir fabrika sahibinin acıklı hayat hikâyesiyle birlikte kondulara yayıldı.
-
[nesnesiz, fizik, mecaz]
Genelleşmek, yaygınlaşmak
- Odaya bir kilim yayıldı.
-
[nesnesiz, fizik, mecaz]
Herkes tarafından duyulmak
- Türlü yönlerden ele alınabilecek olan bu konuda şimdilik pek yayılmak istemiyorum.
- [nesnesiz, fizik, mecaz] Genişlemek, büyümek
- [nesnesiz, fizik, mecaz] serilmek
- [nesnesiz, fizik, mecaz] otlamak
- [nesnesiz, fizik, mecaz] Rahat bir biçimde, sere serpe oturmak; serpilmek
- [nesnesiz, fizik, mecaz] Kaynağından çıkan ışık, doğru çizgiler hâlinde türlü yönlere dağılmak
- [nesnesiz, fizik, mecaz] Ayrıntıya girmek, açılmak