yetiştirmek

Dil: Türkçe

• [-e, -i, -i, -i, -e, mecaz, -i, mecaz, -i, mecaz]   Birini, bir şeyi gitmekte veya gitmek üzere olan bir kimse veya şeye ulaştırmak, ulaşmasını sağlamak
  • Kitabı önümüzdeki aya yetiştireceğim.
• [-e, -i, -i, -i, -e, mecaz, -i, mecaz, -i, mecaz]   Vaktinde hazır olmasını sağlamak, tamamlamak, bitirmek
  • Hastayı doktora yetiştirmek.
• [-e, -i, -i, -i, -e, mecaz, -i, mecaz, -i, mecaz]   Birini gerekli bir iş için tam zamanında bir yere götürmek
  • Evlerinin bahçesinde bir iki elma, erik ağacı yetiştirirler.
• [-e, -i, -i, -i, -e, mecaz, -i, mecaz, -i, mecaz]   Geliştirip büyütmek
  • Bir sakallı garson ahaliye boyuna su yetiştiriyor.
• [-e, -i, -i, -i, -e, mecaz, -i, mecaz, -i, mecaz]   İletmek, duyurmak
  • Cephemiz susuz, kuru ekmek ve benzini güç yetiştiriyoruz.
• [-e, -i, -i, -i, -e, mecaz, -i, mecaz, -i, mecaz]   Sağlayıp vermek
  • Hiç kalır mı? Ertesi gün valiye yetiştirdiler.
• [-e, -i, -i, -i, -e, mecaz, -i, mecaz, -i, mecaz]   Yetmesini sağlamak
  • Munise'yi güzel ahlaklı bir kadın olarak yetiştirecektim.
• [-e, -i, -i, -i, -e, mecaz, -i, mecaz, -i, mecaz]   Aceleyle ulaştırmak
• [-e, -i, -i, -i, -e, mecaz, -i, mecaz, -i, mecaz]   Söylenmemesi gereken bir şeyi birine hemen söylemek
• [-e, -i, -i, -i, -e, mecaz, -i, mecaz, -i, mecaz]   Gelişip büyümesini sağlamak, büyümesine özen göstermek; beslemek, büyütmek
• [-e, -i, -i, -i, -e, mecaz, -i, mecaz, -i, mecaz]   Eğitim, öğrenim sağlamak