yıkmak
Dil: Türkçe
-
[-i, -e, -i, mecaz, mecaz]
Kurulu bir şeyi parçalayarak dağıtmak, bozmak; tahrip etmek
- Yangın yarım saatin içinde her yeri sardı, uğruna gelen ne varsa yaktı, yıktı.
-
[-i, -e, -i, mecaz, mecaz]
Ortadan kaldırmak, varlığına son vermek
- Hasır şapkasını her zamanki gibi sağ kaşına yıkmış.
-
[-i, -e, -i, mecaz, mecaz]
İnsan, hayvan veya ağaç devirmek
- Suçu bana yıktı.
-
[-i, -e, -i, mecaz, mecaz]
Bir yana eğmek
- Bak, toyluğunla hem kendini hem de beni yıktın. Sen mutsuz oldun, benim tekkemin düzeni bozuldu.
- [-i, -e, -i, mecaz, mecaz] Yük indirmek
- [-i, -e, -i, mecaz, mecaz] Herhangi bir suç, iş vb.ni birine yüklemek
- [-i, -e, -i, mecaz, mecaz] Yıkımına yol açmak, mahvına sebep olmak