yük
Dil: Türkçe
-
[isim, mecaz, mecaz, fizik, tarih, eskimiş]
Araba, hayvan vb.nin taşıdığı şeylerin hepsi
- Çölde yük götüren vasıta develer, insan taşıyan vasıta hecinlerdir.
-
[isim, mecaz, mecaz, fizik, tarih, eskimiş]
Bir şeyin ağırlığı
- Bir araba yükü odun.
-
[isim, mecaz, mecaz, fizik, tarih, eskimiş]
Araba, hayvan vb.nin taşıyabildiği miktar
- Bütün yükü bu bavul.
-
[isim, mecaz, mecaz, fizik, tarih, eskimiş]
eşya
- Ben bu yükün altına giremem. Bu yüke herkes katlanamaz.
-
[isim, mecaz, mecaz, fizik, tarih, eskimiş]
Birinin üzerine almak zorunda kaldığı ağır görev; hamule
- Mademki öyledir, bir yük getirip satan herkes iki akçe versin.
-
[isim, mecaz, mecaz, fizik, tarih, eskimiş]
Tedirginlik veren şey
- Haydi şu yüke giriver!..
- [isim, mecaz, mecaz, fizik, tarih, eskimiş] Bir cismin yüzeyinde biriken elektrik miktarı
- [isim, mecaz, mecaz, fizik, tarih, eskimiş] Yüz bin kuruşluk mal veya tutar
- [isim, mecaz, mecaz, fizik, tarih, eskimiş] Doğacak bebek
- [isim, mecaz, mecaz, fizik, tarih, eskimiş] yüklük