yukarı
Dil: Türkçe
-
[isim, mecaz, sıfat, sıfat, mecaz, zarf]
Bir şeyin üst bölümü; fevk, mafevk, aşağı karşıtı
- Emir yukarıdan gelince çaresiz kaldık.
-
[isim, mecaz, sıfat, sıfat, mecaz, zarf]
Yetkili kimse
- Yukarı kat.
-
[isim, mecaz, sıfat, sıfat, mecaz, zarf]
Benzerleri arasında üstte bulunan
- O bizden yukarı sınıftandı.
-
[isim, mecaz, sıfat, sıfat, mecaz, zarf]
Aşama, sınıf, makam bakımından ileride olan
- Yukarı, kocasının odasına çıktı.
- [isim, mecaz, sıfat, sıfat, mecaz, zarf] Üst tarafa, üstteki kata, üste, yükseğe, yukarıya