yuva
Dil: Türkçe
-
[isim, mecaz, mecaz, mecaz]
Kuşların ve başka hayvanların barınmak, yumurtlamak, kuluçkaya yatmak, yavrularını büyütmek veya yavrulamak için türlü şeylerden yaptıkları ve türlü biçimlerde hazırladıkları barınak
- Kuşlar yuva, dünyaevi yatak, dünya kapılarında yavrular kundak bekliyordu.
-
[isim, mecaz, mecaz, mecaz]
Genellikle ailenin oturduğu ev
- İnsanın kendi yuvasından daha sıcak ... ve samimi hiçbir yer olmazdı.
-
[isim, mecaz, mecaz, mecaz]
İki buçukla dört yaş arası çocukların bakıldığı, okul öncesi eğitim kurumu; çocuk yuvası, kreş
- Diş yuvası. Kilit yuvası.
-
[isim, mecaz, mecaz, mecaz]
Kimsesizlere veya yoksullara yardım etmek ve onları barındırmak amacıyla açılan yer
- Hırsız yuvası.
-
[isim, mecaz, mecaz, mecaz]
Bir şeyin içinde yerleşmiş olduğu veya yerleştirildiği oyuk
- İrfan yuvası.
-
[isim, mecaz, mecaz, mecaz]
Bazı kötü nitelikli kimselerin çok bulunduğu, toplandığı yer
- Bu oda böcek yuvası.
- [isim, mecaz, mecaz, mecaz] Bir şeyin öğretildiği yer
- [isim, mecaz, mecaz, mecaz] Bir şeyin çok bulunduğu yer