zor
Dil: Farsça zūr
- 
      
      
        
          [sıfat, isim, isim, isim, zarf, ünlem]
         
      
      Sıkıntı veya güçlükle yapılan; güç (II), yaş (II), müşkül, kolay karşıtı
      
      
        - Sabır güzel, faydalı fakat zor şeydir.
 
- 
      
      
        
          [sıfat, isim, isim, isim, zarf, ünlem]
         
      
      sıkıntı
      
      
        - Dün gece bütün sinirlerimi bir kâbus işkencesinin zoru altına koyan buhranlı saatler yaşadım.
 
- 
      
      
        
          [sıfat, isim, isim, isim, zarf, ünlem]
         
      
      zorunluluk
      
      
        - Artık kızının evinde kalışının zordan olduğunu biliyordu.
 
- 
      
      
        
          [sıfat, isim, isim, isim, zarf, ünlem]
         
      
      baskı
      
      
        - Hocaların zoru ile çıkarılmış olan bu kanun yürümedi.
 
- 
      
      
        
          [sıfat, isim, isim, isim, zarf, ünlem]
         
      
      hastalık
      
      
        - Madamın da zoru dizlerinde.
 
- 
      
      
        
          [sıfat, isim, isim, isim, zarf, ünlem]
         
      
      güçlükle
      
      
        - El ele vermiş polisler kaldırımlardan taşan halk kitlesini zor zapt ediyorlardı.
 
- [sıfat, isim, isim, isim, zarf, ünlem] “Olmaz, yapamaz” anlamında kullanılan bir söz