zorlamak
Dil: Türkçe
-
[-i, nesnesiz, mecaz]
Birine bir şey yaptırmak amacıyla güç kullanmak, boyun eğdirmeye çalışmak; zor kullanmak, mecbur etmek, cebretmek
- Bir realite hissi ile değil, bir tarih hissi ile kendimizi zorluyorduk.
-
[-i, nesnesiz, mecaz]
Açılması, kırılması, sökülmesi gereken şeyler için güç kullanmak
- Gece kapıyı zorlamışlar.
-
[-i, nesnesiz, mecaz]
Üstelemek, ısrar etmek
- Bütün köylü zorladı da bu sefer izin alabildi.
- [-i, nesnesiz, mecaz] yüklenmek